Hayatın zorlukları karşısında her insan farklı tepkiler verebilir. Ancak bazı durumlar, maneviyatı en derin şekillerde yaralar. İşte tüm bunların tam ortasında, Acılı bir baba, evladının kaybolmasından sonra yaşadığı duyguları ve bekleyişini paylaştı. “Doktora gitti, gelecek dediğimde...” ifadesiyle başlayan bu çarpıcı hikaye, yalnızca kaybedilen bir çocuğun değil, aynı zamanda kaybedilen umudun da öyküsü. Bu olay, aslında topluma hitap eden birçok derin mesaj ve hayat dersi barındırıyor.
Ülkemiz, her gün yeni bir haberle sarsılmaya devam ediyor. Ancak bazı haberler, dinleyeni derinden etkiliyor. İşte böyle bir olay, bir baba ve oğulun hikayesidir. Oğlunun kaybolmasından sonra yaşadığı çaresizlikle başa çıkmaya çalışan baba, gözyaşları içinde yaşama tutunmaya çalışıyor. Son zamanlarda medyada yer alan haberlere göre, kaybolan çocukların aileleri genellikle benzer süreçlerden geçiyorlar. Bu süreçlerden biri de umudu kaybetmemek. Babamız, oğlunun kaybolmasını "doktor randevusuna gitmesi" olarak yorumlayarak bekliyor. Umut, insanı ayakta tutan en güçlü duygudur ve bu baba, umudunu kaybetmiyor.
Hikayenin ardında yatan bir diğer konu ise toplumsal dayanışma. Aileler bu tür durumlarla karşılaştıklarında yalnız olmadıklarını hissetmek istiyorlar. Bu baba da, oğlunun kaybı üzerine yalnız olmadığını bilmek için çevresindeki insanlardan destek bekliyor. Herkesin başına gelebilecek bu tür olaylar, toplumu bir araya getiriyor. Zira bahsedilen acı duygu, yalnızca tek bir ailenin değil, toplumdaki herkesin hissedebileceği bir duygu. Özellikle kaybolan çocukların vakaları üzerine yapılan araştırmalar, toplumun bu durumda ne kadar duyarsız olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak bu baba, evladının bir gün geri döneceğine inanarak bu acı gerçeği kabullenmiyor. Ve bu tutum, belki de birçok insana örnek olacak.
Sonuç itibarıyla, “doktor randevusuna gitti” ifadesi yalnızca bir kelime oyunu değil, aynı zamanda kaybolan umudun sembolüdür. Oğlunun geri döneceği inancı ile yol alan bu baba, hiç şüphesiz ki toplumdaki birçok kişinin kalbine dokunmayı başardı. Bu tür hikâyelerin, toplumumuzda daha fazla duyarlılık oluşturması dileği ile...