Yakın zamanda yaşanan bir olay, marketteki kasa sırasında geçen bir anın ne kadar tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Olay, Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinde, alışveriş yapan ailelerin sıkça tercih ettiği bir markette meydana geldi. Anne ve çocuğu, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kasada sırada beklerken, aniden gelişen olay herkesi şaşkına çevirdi. Marketin içindeki bu beklenmedik durum, hem müşteri hem de çalışanlar için unutulmaz bir anıya dönüşmüştü.
Saat akşam altıda, yoğun bir saat diliminde gerçekleşen saldırıda, ilk olarak kasadaki görevli ile bir müşteri arasında tartışma yaşandı. Tartışma, bir anda öfkeden gözleri körleşmiş bir adamın diğer katkıda bulunan kadına yönelmesine yol açtı. Olayın merkezindeki kadın, husumetli müşteri tarafından azar azar da olsa, çocuğu Hakan’ın gözleri önünde hedef alındı. Olayın geçmişini bilmeyen Hakan, bu esnada büyük bir korku ve şaşkınlık içine girdi. Çocuğun annesi, bir yandan hafif bir direniş sergilerken diğer yandan tabi ki Hakan’ın güvenliğini sağlamaya çalışıyordu. Herkes ayağa kalkarak bu beklenmedik duruma müdahale etmeye çalıştı.
Etraftaki diğer müşteriler, durumun ciddiyetini fark ettiklerinde hemen olay yerine yöneldi ve kadını korumaya çalıştılar. Ancak, saldırganın tepkileri hızla artarak devam etti. Kısa sürede marketin güvenliği de olaya müdahale etti ve durumu kontrol altına aldı. Olayın ardından, kadının savunmasız kalması üzerine güvenlikten yardım talep edildi ve biber gazı kullanmak zorunda kalındı. Tüm bu yaşananlar, yaşanan anın kendisi kadar korkunçtu.
Yaşanan saldırı sadece bir olay olmaktan öte, toplumsal olayların alevlenmesi açısından da bir kapı araladı. Derin bir nefes alan kasadaki diğer müşteriler, bu tür olayların yalnızca yaşandığını değil, aslında nasıl önlenebileceği ile ilgili de derin düşüncelere daldı. Marketin içindeki gerçek hemhalk düşüncesi, bu tip olayların çoğalmasına yönelik tedbirler alınması gerektiği yönündeydi. Müşterilerin yaşadığı genel güven kaybı, toplumsal huzursuzluğun bir sonucu olarak değerlendirildi. Olay sonrasında market yönetimi, güvenlik sistemlerinde güncellemeler yapılacağını ve olası olaylara karşı çalışanlara sağlanacak eğitimlerin arttırılacağını açıkladı.
Çocuğun bu tür bir olayı gözlemlemesi ve yaşaması, özellikle küçük yaşlarda büyük travmalar yaratabilecek bir durum. Uzmanlar, çocukların böyle durumları nasıl algıladıkları hakkında önemli bilgiler paylaşıyor. Bu gibi olaylar karşısında çocukların ruh sağlığını korumak için ebeveynlere düşen görevler büyük. Hakan’ın annesi olaya tanıklık ettikten sonra, çocuğu ile bu durumu sakin bir dille konuşup, olayın ne kadar da korkunç görünüyor olsa da, her şeyin kontrol altına alındığını ve bu durumu bir korku hikayesi olarak algılamamasını sağlamaya çalıştı.
Herhangi bir alışveriş deneyimi, bireylerin üzerinde sosyal bağları güçlendiren bir yol bulurken, bu tür olaylar yaşandığında, anın estetiği ve anlamı kayboluyor. Olayın ardından yaşananların ardında, marketlerin güvenlik yapıları, toplumsal psikoloji ve çocukların bu tür olaylara karşı dayanıklılığı hakkında bir tartışma başlatılmış durumda. Unutulmamalıdır ki, bu tür olaylara karşı duyarlılığı arttırmak ve yaşananlardan ders almak gereklidir.
Sonuç olarak, marketteki sıradan bir alışveriş deneyimi, şiddetin yansıması ile altüst oldu. Yaşanan bu olay, hem birey hem de toplum olarak bilinçlenmemizi sağlarken, benzer olayların bir daha yaşanmaması adına toplum olarak daha fazla önlem almamız gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın, çocuk ve toplum olgusunun korunması için durumsal farkındalığı arttırmak ve eğitimi ön planda tutmak son derece önemlidir.